
26 Aralık 2007
| Akif YILMAZ
·
Altın
arama hırsının doruğa çıktığı yıllar. Bol pantolonu, melon şapkası ve
bastonuyla, Chaplin’ in komedi ve trajedi öğelerini harika sergilediği bir yer;
Alaska (The
Gold Rush – Altına Hücum)…
·
Askerlerin
kurtlu etleri yemeye zorlandığı – Potemkin Savaş Gemisinde meydana gelen
isyanın sonucunda, bu gemiyi karşılamaya gelenlerin merdivenlerde katliama
uğradığı bir yer; Odessa
(Bronenosetz Potemkin – Potemkin Zırhlısı)…
İşçilerin
labirente benzeyen kötü yeraltı mahallelerinde yaşadığı, yöneten kesimin ise
yerin üstündeki bahçelerde gününü gün ettiği bir yer ya da o gün için akla
hayale gelmeyecek ölçüde ileriyi gören tasarımlarıyla, heyacan verici bir yer;
Metropolis (Metropolis)…
Kanadalı bir
adamın dairesinde bir genç kızın öldürülmesiyle, kendisini bir cinayet ve
casusluk olayının içinde bulduğu bir yer; Londra (The 39 Steps – 39 Basamak)…
Güzel bir o
kadar da hafifmeşrep bir kadının aşkı uğruna yavaş yavaş tükendiği bir yer;
Paris (Camille – Kamelyalı Kadın)…
‘Bir gün kendi
toprağımda saklanacağım hiç aklıma gelmezdi’ denilen bir yer; Oklahama /
İşçilerin çok düşük ücret karşılığında ezildiği, sefalet içinde yaşadığı bir
yer; Kaliforniya (The Grapes of Wrath – Gazap Üzümleri)…
Özel dedektif
Sam Spade’ nin kendisini – 16. Y.Y. kalma – bir heykelciğin peşinde bulduğu bir
yer ya da sürekli yalan söyleyen bir kadının karanlık dünyasını aydınlatmaya
çalıştığı bir yer; San Fransisco (The Maltese Falcon – Malta Şahini)…
”Play ıt again
Sam” efsanesinin doğduğu yer ya da beyazperdenin en büyük aşıklarından Rick ve
Ilsa’ nın eski günlere döndükleri yer; Kazablanka (Casablanca )…
Gerçeküstü bir
şiir dünyasının sergilendiği, Baptiste ve Grance’ nin umutsuz aşklarının
tiyatral bir şekilde anlatıldığı yer; Paris (Les Enfants du Paradis – Cennetin
Çocukları)…
İşgaller
sonucunda özgürlüklerin kısıtlandığı bir yer, ya da kanalizasyonlarında müthiş
bir kovalamacanın yaşandığı yer; Viyana (The Third Man – Üçüncü Adam)…
Evli çocuklarını
ziyarete giden yaşlı bir çiftin, çocuklarından beklediği ilgiyi bulamadıkları
bir yer; Tokyo (Tokyo monogatari – Tokyo Hikayesi)…
İşsiz güçsüz ve
kurallarla başı dertte olan bir adamın araba çaldığı yer; Marsilya / Amerikalı
sevgilisi Patricia ile sokaklarında aylak aylak dolaştığı bir yer; Paris (A
Bout de Souffle – Serseri Aşıklar)…
Yazar olma
hayalleri kuran, fakat çevrasindeki olumsuzluklara gözü kapalı olan bir adamın
oradan oraya sürüklendiği bir yer; Roma (La Dolce Vita – Tatlı Hayat)…
Eşler arasındaki
iletişimsizliğin iyice su yüzüne çıktığı bir anda, eski günlere özlem duyan kadının
gittiği yer; Milano (La Notte – Gece)…
İngiliz casus Lawrence ’ nin Arap
kabilelerini birleştirip, Osmanlıya karşı savaştırarak almak istediği yer;
Akabe (Lawrence of Arabia – Arabistanlı Lawrence)…
Taşı toprağı
altın denilip büyük ümitlerle göçülen bir yer, ya da kent yaşamına ayak
uyduramayan bir ailenin mahvına sebep olan bir yer; İstanbul (Gurbet Kuşları)…
Arayış içindeki
bir adamın gece klübünde komedyenlik yaptığı yer; Detroit / Çok kötü şartlarda yaşarken, bir
gece klübünün sahibini etkilemesiyle ‘Xanadu’ adlı klüpte çalışmaya başladığı
yer; Chicago (Mickey One)…
Talihsiz Sally
ve aşkı Brian’ ın başına gelen olayların anlatıldığı yer, ya da Sally’ nin
şarkı söylediği Kit – Kat kabaresi çevresinde gelişen olayların anlatıldığı
yer; Berlin
(Cabaret – Cabare)…
Bir yönetmenin
(Fellininin) çocukluk ve yeniyetmelik yılları anılarının anlatıldığı yer, ya da
‘bir kadın istiyorum’ diye bağıran dedenin yaşadığı yer; Rimini (Amarcord –
Hatırlıyorum)…
Sokaklarında
‘ben tanrının yalnız adamıyım’ sözlerinin yankılandığı yer ya da sendika gibi
soğuk kadınların dolaştığı yer; New
York (Taxi Driver – Taksi Şoförü)…
Nazi vahşetine
karşı tiyatrosunu açık tutmak isteyen bir kadının, bir grup tiyatro tutkunu
insan ile büyük bir mücadeleye giriştiği yer; Paris (Le Dernier Metro – Son
Metro)…
Kurduğu çiftlik
uğruna büyük mücadele veren bir kadının yaşadığı yer, ya da serüvenci bir adama
aşık olan bir kadının yaşadığı yer; Nairobi
(Out of Africa – Benim Afrikam)…
Bir grup
Amerikalı askerin keskin nişancı tarafından çok zor duruma düşürüldüğü yer, ya
da boş evleri ile harabeyi andıran bir yer; Hue (Full Metal Jacket)…
Duyarlı bir
fahişe ile işine aşırı düşkün bir adamın ‘Külkedisi’ masalına dönüşen
aşklarının filizlendiği yer; Los
Angeles (Pretty Woman – Özel Bir Kadın)…
İnsan oğlunun
çok zor şartlarda bile iyilik yapabileceğine inanan bir adamın, fabrikasında
yüzlerce Yahudiyi kurtardığı yer; Auschwitz
(Schindler’ s List – Schindler’ in Listesi)…
Sıradan bir
otobüs şoförünün Nikaragualı bir kadına aşık olduğu yer, ya da ‘buranın en
sevdiğim yanı sürekli değişmesi’ dediği yer; Glasgow (Carla’ s Song – Carla’ nın Şarkısı)…
Bir kadının
gitmek için uğruna onca şeye katlandığı yer; Kandahar
(Safar e Ghandehar – Kandahar ’
a Yolculuk)…
Muzo’ nun
sokaklarında ‘darı var darı, dişleri sarı sarı, hamama girdi koca karı’
tekerlemesiyle mısır sattığı yer, ya da ‘Kovboylar, Kızılderililer; Tarzan
vahşi ormanlarda, hepsi sadece 2 kuruşa burada’ diyerek film oynattığı yer; Adana (Zıkkımın Kökü)…
Geceleri
pavyonda klarnet çalan bir adamın yaşadığı yer, ya da geçim sıkıntısından
caddelerde çakmak gazı doldurduğu yer; Ankara
(Düttürü Dünya)…
Çömez bir
üçkağıtçının işinin ehli bir üçkağıtçının yanında pişerek, düzenbazlığın
alasını yaptığı yer; Chicago (The Sting)…
Oğlu ölen bir
kadının üzüntüsünden kahrolduğu yer; Madrid /
Oğlunun – tanışmak isteyipte tanışamadığı – babasını bulmak ve ona bazı şeyleri
söylemek için gittiği yer; Barcelona
(Todo sobre mi madre)…
İşsizlik
vurgununu yemiş bir grup adamın Rico’ nun barında toplanarak, geçmişte
yaşadıkları bazı şeyleri anlattıkları yer, ya da bu adamlardan birisi olan
Jose’ nin karısını kaybetme korkusunu yaşadığı yer; Vigo (Lunes al sol, Los)…
Hasta olan
babasının çağrısına, gidip gitmemekte tereddüt eden
adamın yaşadığı yer; Londra / Babasıyla konuşmadığı halde, onun son anlarını en
iyi şekilde yaşaması için gereken tüm şeyleri yaptığı yer; Montreal (Invasions barbares, Les)…
Hayatında sadece
piyanosu olan adamın yaşadığı yer, ya da siyasi suçlu kocasının acısı ile
yaşayan bir kadının, piyanosu ile yaşayan adamla farklı alanlara açıldığı yer;
Roma (Besieged)…
Devrim yapmaya
giden tanklar kırmızı ışıkta durduğunda ‘Devrim kırmızı ışıkta durur mu?
sorusunun sorulduğu yer, ya da yıllarca zulüm içinde 3 F ile yönetilen ülkenin
başkenti; Lizbon (Capitães de Abril)…
Birbirine aşık
veremli çiftin gittiği yer, ya da sinema aşkı ile dolu bir adamın, sinemaya
adım attığı yer; Nice (‘Vigo ’
– Yaşama Tutkusu)…
Hayattaki her
şeyi çocukları olan, onlar için her türlü fedakarlığa sonuna kadar razı olan
kadının yaşadığı yer, ya da ‘Maya’ nın şarkıcı olmaktan vazgeçip ailesine
döndüğü yer; Hayfa (‘Knafayim Shvurot’ – Kırık Kanatlar)…
Bir düğün
etrafındaki değişik karakterlerin öykülerinin anlatıldığı yer; Yeni Delhi
(Monsoon Wedding – Muson Düğünü)…
Bir kadın ve bir
adamın casusluk macerası içinde, aşkı buldukları yer; Rio
(‘Notorious’ – (Aşktan da Üstün)…
Thatcher
İngilteresinde, farklı kültürden insanların yaşadığı yer, ya da ön plandaki aşk
öyküsünün arkasında, bazı kavramların sorgulandığı yer; Londra (My Beautiful
Laundrette – Benim Güzel Çamaşırhanem)…
Birlikte (komün
hayatı) yaşayan bir grup insanın farklı bir tarzda anlatıldığı yer, ya da eve
gelen davetsiz misafirler ile ortalığın daha da şenlendiği yer; Stockholm (‘Tillsammans’
– Birlikte)…
Arayış içindeki
bir kadın ve erkeğin turneye geldikleri yer, ya da karmaşık ilişkilerin tekrar
yoluna girdiği yer; Paris
(‘Va savoir’ – Bil Bakalım)…
Yoğun trafiğinde
küçük bir kızın çaresizce kaldığı yer, ya da film ekibine kızan küçük kızın
‘daha fazla oynamak istemiyorum’ dediği yer; Tahran (‘Ayneh’ / Ayna)…
Tesadüflerle
dolu bir aşkın başladığı yer; Madrid
/ İki aşığın sınır tanımayan aşkının ulaştığı son yer; Rovaniemi (‘Amantes del
Círculo Polar, Los’ – Kutup Çizgisi Aşıkları)…
Sokak
çocuklarının hayatının büyük bir sadelikle anlatıldığı, bunun son derece etkileyici
bir biçimde yansıtıldığı yer; Bombay
(‘Salaam Bombay!’ – Selam Bombay)…
Pavyonlarında
‘senin yüzünden bitmiyor derdim’ şarkısının çalındığı şehir, ya da Halil’in
Sabiha’ya aşık olduğu şehir; İstanbul (‘Vesikalı Yarim’)…
‘Tabutlar neden
burda’ sorusuna, ‘ölülerin yüzdüğü tek şehir burası’ cevabının verildiği bir
yer; Buenos Aires
(‘Viaje, El’ – Dünyanın Sonunda)…
(*) Başlık, bir
Feridun Düzağaç şarkısıdır.