Fransa'nın Oscar aday adayı 'Yaşam Savaşı', trajik hikâyesini komedi ve müzikal türlerinden ödünç aldığı numaralarla 'karanlık'tan uzak tutmayı başarıyor
Val rie Donzelli ve J r mie Elka m, filmde kendilerini canlandırıyorlar
Michel Hazanavicius’un ‘Artist’inin doğal olarak ‘yabancı dilde en iyi film’ dalına aday olamaması üzerine, Fransa ’nın bu daldaki aday adayı olan ‘La Guerre est Déclarée / Yaşam Savaşı’, son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan ‘hayatın röntgeni’ tarzında filmlerin kayda değer örneklerinden biri. Hatta bu durumu bir adım öteye taşıyarak, gerçeklerden beyazperdeye yansıyan hikâyede anlatılanları yaşayanları oyuncu olarak karşımıza getiriyor. Bir yandan da, bu karakterlerin gerçekten oyuncu olmaları da işini kolaylaştırıyor yapımın.
Filmin yönetmeni, senaristi ve iki başrol oyuncusundan biri Valérie Donzelli, bir zamanlar hayat arkadaşı olan Jérémie Elkaïm’i de yanına alarak giriştiği bu projede, başlarından geçenleri röntgen taktiğiyle beyazperdeye taşıyor. Senaryoda kendi isimlerini değiştirip Roméo ve Juliette’e eviriyor ikili, izlediğimizin aslında bir aşk hikâyesi olduğunu gözümüze sokmak istercesine.
İlk görüşte birbirlerine tutulan, mutluluklarını kısıtsız biçimde dışavuran Roméo ve Juliette’in, oğulları Adam’ın doğuşuyla birlikte kendilerini bir trajedinin göbeğinde bulmaları resmediliyor filmde. Adam’ın beyninde bir tümör tespit ediliyor, bundan sonrasında ikilinin ‘savaş deklarasyonu’ giriyor devreye. Bir yandan bebeği yaşatabilmek için insanüstü bir savaş yürütülürken, öte yandan da aşklarını taze tutmanın mücadelesine soyunuyor Roméo ve Juliette...
Hikâyenin gerçekliği bir yana, oyuncuların da gerçek oluşları, haliyle ekstra bir güç kazandırıyor ‘Yaşam Savaşı’na. Bu bilgiyle izlediğimiz yapım, örneğin ölüme doğru giden bir adamın hikâyesini anlatan Alman filmi ‘Halt auf Freier Strecke / Yarı Yolda’ gibi ‘karanlık’ bir biçemi benimsemiyor. Baştan sona kadar bir trajedinin içinde cereyan etmesine karşın, ‘umutlu’ bakışını her daim koruyor bu film. Hatta komedi ve müzikal türlerinden ödünç aldığı kimi numaralarla gülümseyen bir yapı inşa etmeyi de başarıyor.
“Katil uşak!” demek istemediğimizden, finalde karşımıza çıkan gerçek karakterin kim olduğunu söylemeyelim, ama o noktaya kadar gelen yapıyı etkili bir dokunuşla tamamladığını belirtmekle yetinelim bu karakterin.