
Geçtiğimiz
haftalarda izlediğim ve eleştirilerini yazdığım Hollanda, İsveç, Fransa
Tiyatrosu’ndan sonra bu hafta sizlere İngiltere Tiyatrosu’nun en büyük
gruplarından ‘Globe Theatre’ın ‘Kral Lear’ oyununu yazıyorum. Türkiye
Tiyatrosu’nun yanında dünya tiyatrolarını köşeme taşımaya gayret ederken,
enternasyonel boyutta tiyatro sanatının gücü nerelere ulaşıyor, hep birlikte
görüyoruz.
‘Devlet
Tiyatroları Adana Uluslararası Sabancı Tiyatro Festivali’ için Türkiye’ye gelen
İngilizlerin dünyaca ünlü tiyatrosu ‘Globe Theatre’, Shakespeare’in ölümsüz
eseri ‘Kral Lear’i İstanbullu sanat severlere sundu. Bu unutulmaz, sıradışı,
çarpıcı gece Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbinde, Topkapı Sarayı’nın içinde yer
alan ‘Aya İrini Müzesi’nde gerçekleştirildi. İngiltere’de yaşadığım yıllarda
‘Globe Theatre’ın en büyük müdavimi idim. Modern çağın aksine, tarihi
atmosferde ‘Shakespeare’ oyunları sergileyen topluluk büyük oyuncuları
içerisinde barındırıyor. Ayrıca grup, ‘tiyatronun kalbi’ diyebileceğimiz bir
ülkenin en köklü sanat yapısı olmasıyla ayrı bir misyona sahip.
‘Shakespeare’s
Globe Theatre’ Londra’nın en eski Elizabeth
dönemi tiyatrosudur. Topluluk geleneksel Elizabeth
dönemi şartlarında oyunlarını sergileyerek teatral metinleri ön planda tutar,
oyuncuların rol yapma yeteneklerini büyük oranda önemser. Grubun bir başka
misyonuda dünyada ‘Shakespeare’ üzerine oyun oynayan toplulukları Londra’ya
davet ederek oynadıkları oyunları dünyaya sunmalarını sağlamaktır. İki binli
yılların tiyatrosunu yaşayanlar için topluluk pek anlam ifade etmez. Ya da
tanımlamayı şöyle yapmamız daha doğru olur; tiyatronun gelişimsel tarihini
bilmeyenler için ortaya konan eserler sıkıcıdır. Fakat durum hiçbir zaman ne
anlamsız ne de sıkıcı olmuştur. Tiyatroyu sadece ‘sahne show’ mantığında
algılayanlar için Shakespeare oyunları başlı başına bir sorundur zaten.
1599 yılında
‘Shakespeare’ tarafından kurulan, yangınlarla birçok kez tahrip olan, 1997
yılında günümüz modern binasına kavuşup tüm dünyaya teatral meydan okuyan
‘Globe Theatre’, ‘Aya İrini’ nin inanılmaz atmosferinde üç buçuk saatlik bir
şölenle bizlerin karşısındaydı. ‘Kral Lear’ Shakespear’in önemli oyunlarından.
Bir imparatorluğun çöküşünü gerçekçi analizlerle aktaran yapıt, evlat
nankörlüğü konusu içinde, çevresindeki herkesi isteklerine boyun eğdirmeğe
alışmış bir kralın, yaptığı hatanın kefaretini ödeyip temizlenerek insan
oluşunu ele alır. ‘Kral Lear’ artık yaşlandığı için topraklarını üç kızı
arasında paylaştırmaya karar kılar. Gonoril ve Regan sahte duygusallıkla
babalarını etkileyip, Kral’ı canlarından çok seviyormuş gibi yaparak ülke
yönetiminde pastanın tamamını kapar. Fakat Cordelia onlar kadar şanslı değildir.
Kalbinde bambaşka duygularla babasına sadık olan küçük kız, kendisinden büyük
iki kardeşi gibi büyüleyici sözler söylemekten yoksundur, ayrıca Gonoril ile
Regan’ın gücü ve kudreti elde etmek için yalan söylediklerini bilir. Kral büyük
bir hata yapıp, kendisine karşı güzel sözler söylemeyen Cordelia’yı saraydan
sürer, diğer iki çocuğuna büyük yetkiler verir. Ama bu durum Kral’a derin keder
getirecektir.
Oyunu Bill
Buckhurst yönetmiş. Kritiğin başında söylediğim üzere, yönetmen oyununu sahneye
koyarken Elizabeth
dönemi tiyatro mantığından taviz vermemiş. Fülüt, mandolin ve insan sesi ile
çıkarılan müzikler; çok basit düzlemde oluşturulan dekor; gerçek Shakespeare
dönemi kostümler oyunu farklı kılan en büyük ayrıntı. Ayrıca metnin tamamına
sadık kalan Buckhurst, konuda hiçbir kısaltma yapmaksızın eseri sahneye
taşımış. Gösteri öncesi oyuncuların seyirciler içinde dolaşması da ayrı bir
güzellik. Kendilerini tanıtan oyuncular seyircilere grupla ilgili fikirlerini
soruyor, bir yandan oynadıkları oyunla ilgili kısa bilgiler veriyor. ‘Kral
Lear’ ı oynayan Joseph Marcell ile yaptığım kısa sohbet esnasında anladım ki, Elizabeth dönemi
oyuncular kendilerini izlemeye gelen seyircilerle oyun öncesi kısa sohbet
gerçekleştirirmiş. Oyunu ortaya koyduğu performansla tek başına sırtlayan
Marcell, Türkiye Tiyatrosu’na ‘bir oyuncu nasıl olur?’ sorusunun yanıtını
vermiş oldu. ‘Goneril’ rolünde Ruth Everett’ın sarısıcı oyunculuğunu
atlamamalıyım.
En son 2007
yılında Londra’da izlediğim ‘Shakespeare’s Globe Thetare’, İstanbul’da öylesine
derin bir etki bıraktı ki, sanırım bundan sonra Shakespeare oyunları izlerken
grubun tadını sahnede arıyor olacağım.
ALINTI-Birgun
ALINTI-Birgun

ÜLKE : İngiltere
GRUP ADI : Globe Tiyatrosu
OYUN ADI : Kral Lear
YAZAN : William Shakespeare
YÖNETEN : Bill Buckhurst
TASARIM : Jonathan Fensom
MÜZİK : Alex Silverman
KAST : Goneril :Ruth Everett, Lear: Joseph Marcell, Gloucester: Rawiri Paratene, Edgar: Matthew Romain, Kent: Dickon Tyrell
Oyun Tarihi: 25-26 Nisan tarihlerinde saat 20:00’deAya İrini’de…
28-29 Nisan’da yine festival çerçevesinde Adana Devlet Tiyatrosu’nda,
GRUP ADI : Globe Tiyatrosu
OYUN ADI : Kral Lear
YAZAN : William Shakespeare
YÖNETEN : Bill Buckhurst
TASARIM : Jonathan Fensom
MÜZİK : Alex Silverman
KAST : Goneril :Ruth Everett, Lear: Joseph Marcell, Gloucester: Rawiri Paratene, Edgar: Matthew Romain, Kent: Dickon Tyrell
Oyun Tarihi: 25-26 Nisan tarihlerinde saat 20:00’deAya İrini’de…
28-29 Nisan’da yine festival çerçevesinde Adana Devlet Tiyatrosu’nda,