Çiğdem Vitrinel'in ilk uzun metrajı 'Geriye Kalan' özellikle kadın oyuncuları Devin Özgür Çınar ve Şebnem Hassanisoughi'nin performanslarıyla dikkat çekiyor
Türkiye sinemasının ‘esaslı’ tartışmalarından birisi kadın hikâyelerinin azlığı. Gerekli bir tartışma üstelik. Kadınlara yönelik, cinsel ve sınıfsal saldırganlığın katmerlenerek arttığı bir tarihsel süreçte; karşımıza ‘adli’ bir vaka olarak çıkan bu olayların arkasındakini gösterecek; gözümüze inen perdeyi aralayıp bu sürecin tarihsel, dinsel, ahlaki ve sınıfsal nedenlerini ince ince işleyecek yapımlar çok daha fazla anlam kazanıyor.
2011 Altın Portakal’ında Çiğdem Vitrinel’e yönetmen, oyuncusu Devin Özgür Çınar’a da kadın oyuncu ödülleri kazandıran ‘Geriye Kalan’ böyle bir ihtiyaca cevap verme iddiasıyla dikkatleri çeken bir film.
Filmin iki ana kadın karakterinden birisi olan Sevda, doktor kocası Cezmi ile yedi yıldır evlidir. Küçük kızı, ‘orta sınıf’ hayatı ve rutine binmiş alışkanlıklarıyla bağlı olduğu bu güvenlikli alan başka bir kadının ortaya çıkışıyla birlikte ‘tehdit’ altında kalır. Cezmi’nin aynı işyerinde çalıştığı, boşanmış ve bir çocuk sahibi Zuhal ile ilişkisinin ortaya çıkmasıyla birlikte Sevda açısından kendi güvenlik alanını korumak için zorlu bir mücadele başlayacaktır.
‘Geriye Kalan’, birkaç açıdan kadınlara dair geleneksel anlatı biçimlerinden ayrılıyor. Öncelikle ‘Bütün kadınlar çiçektir’ sayıklamalarından ibaret o naif söyleme sırt çeviriyor. Bununla da yetinmeyerek ‘kadın kötücüllüğü’nün arkada haince planlar yaparak erkeği kışkırtan ama kendisi bir şekilde yırtan yorumlarına da uzak durarak kadın karakteri edilgenleştiren anlatılara prim vermiyor.
Kadınlar ve varoluş halleri
Şebnem-Çiğdem Vitrinel kardeşlerin birlikte kaleme aldıkları senaryo daha çok mülkiyet ilişkileri, hayat biçimleri, geleneksel öğretiler ve gelecek kaygısı gibi olgularla çerçevelenmiş kadınların hayatının nasıl olduğuna ve bu hayatın tehdit edilmesi durumunda ‘koruma içgüdüsü’nün sınırlarının nerelere kadar varabileceğine dair.
Yönetmen Çiğdem Vitrinel, Sevda ve Zuhal’in birçok zorunluluğun sonucu olarak ‘erkek’ dünyasına bağımlı hale gelmiş olmalarını gözlemliyor kamerasıyla. Sevda’nın sahip olduğu ve bildiği tek dünyanın tehdit edilmesi karşısında önce ne yapacağını bilemeyip, daha sonra karşı atağa geçişi de; Zuhal’in çocuğuyla birlikte kent hayatında tutunmaya çalışan bir kadın olarak kendisine yeniden güvenlikli bir alan yaratmasının biricik yolunun ‘kadınlığını kullanmak’ olduğunu düşünmesi de aynı kuşatılmışlığın bir sonucu olarak konuyor ortaya.
Film, her iki kadını da ahlaki olarak sorgulamak, onlar hakkında yargılara varmaktan ısrarla kaçınıyor üstelik. Onların neler yaptıklarından çok, hangi koşullar altında kendilerini bunları yapmak zorunda hissettikleriyle ilgilenmemizi istiyor. Erkeklerin diliyle kurulmuş bir dünyada ancak erkeklerin kanatları altında güvenlikli alanlar olabileceği öğretilmiş; üstelik bu alanların da belirli hayat standartlarını kapsaması gerektiği belletilmiş kadınların öyküsü bir bakıma. Aslında hiçbir zaman gerçek anlamda ‘güvende’ olamayacakları bir hayat için yapılan nafile mücadelenin anlatısı aynı zamanda ‘Geriye Kalan’. Çiğdem Vitrinel, hikâyesinin kahramanları hakkında yargılarda bulunmamaya özen gösterse de kameranın Zuhal karakteri ile daha ‘sıcak’ bir ilişki kurduğunu söylemeden geçmeyelim.
Erkek silikleşince...
İyi bir film olduğu su götürmez ‘Geriye Kalan’ın ‘çok iyi film’ olamamasının nedeni ise tıpkı bu yazıda olduğu gibi erkek karakteri görmezden gelmesi, daha doğrusu silikleştirmesi. Çünkü Sevda ve Zuhal’i karşı karşıya getiren en önemli öğe o. Dolayısıyla Cezmi’nin bütün bu süreç boyunca mekanik bir şekilde iki kadın arasında gidip gelen bir karakter olmaktan çıkıp biraz derinleştirilmesi filmi çok daha güçlü yapabilirdi diye düşünmeden edemiyor insan. Bu tercih Erkan Bektaş gibi bir oyuncunun da filmde yeterince değerlendirilememesi gibi bir sonuç da doğuruyor aynı zamanda.
Erken kaybettiğimiz Ahmet Uluçay ve Yeşim Ustaoğlu ile çalıştıktan sonra kendi yolunu seçmeye karar veren Çiğdem Vitrinel’in sinemaya etkili bir giriş yaptığının altını çizelim biz yine de. Bir özel not da filmin iki kadın oyuncusu için düşmek gerekiyor. ‘ İkinci Bahar ’ın Cennet’i, ‘Gönül Yarası’nın Piraye’si Devin Özgür Çınar, Zuhal karakterinde bir kez daha oyunun hakkını veriyor. Ama asıl keşif, ilk sinema deneyiminde Sevda’nın parçalanmış karakterini ustaca ortaya koyan Şebnem Hassanisoughi.
Geriye Kalan
Yönetmen: Çiğdem Vitrinel
Oyuncular: Devin Özgür Çınar, Erkan Bektaş, Şebnem Hassanisoughi
Süre: 97 dk.