Kara filmi kısaca
tanımlarsak; Karşıt kahraman olmaya itilmiş bir kişinin yozlaşmış bir dünyada
yaşadıklarını belirgin çekim teknikleri (ışık-gölge kontrastı) ve anlatımsal
özellikler (geriye dönüş) ile anlatan film türüdür, diyebiliriz.
Kara film hayatımızda güvendiğimiz çoğu olguyu alaşağı ederek gölgemizi anlatır bize. Kendimizde fark etmediğimiz karanlık, kötü yönlerimizi söyleyerek o kadar da masum olmadığımızı, her geçen dakika daha çok kirlendiğimizi yüzümüze vurur. Dünya öyle bir karmaşa içindedir ki paran olmadan hiçbir şeysindir. Artık Amerikan rüyası bitmiştir. Amerikalıların kabus dolu günleri başlamıştır. Yağmurla ıslanmış sokaklara, karanlık ve sis çökmüştür. Tehlikenin nereden geleceğini bilemezsin. Tertemiz bir insanı bile kirletebilen bir dünya… Evindeki eşini, hep yanında olan sıkı dostunu, devletin seni korumak için yetiştirdiği polisi bile bir anda senin kuyunu kazarken görebilirsin. Gölgeler arasında gezinirken sen de gölge olursun. Hayatta kalabilmek için para gereklidir. Para da seni kirletir. Aşk ile kaybettiğin duyguları geri kazanmaya çalışırsın ama daha çok kirlenirsin. Kara filmin aslında özü bu kadardır.
Kara film hayatımızda güvendiğimiz çoğu olguyu alaşağı ederek gölgemizi anlatır bize. Kendimizde fark etmediğimiz karanlık, kötü yönlerimizi söyleyerek o kadar da masum olmadığımızı, her geçen dakika daha çok kirlendiğimizi yüzümüze vurur. Dünya öyle bir karmaşa içindedir ki paran olmadan hiçbir şeysindir. Artık Amerikan rüyası bitmiştir. Amerikalıların kabus dolu günleri başlamıştır. Yağmurla ıslanmış sokaklara, karanlık ve sis çökmüştür. Tehlikenin nereden geleceğini bilemezsin. Tertemiz bir insanı bile kirletebilen bir dünya… Evindeki eşini, hep yanında olan sıkı dostunu, devletin seni korumak için yetiştirdiği polisi bile bir anda senin kuyunu kazarken görebilirsin. Gölgeler arasında gezinirken sen de gölge olursun. Hayatta kalabilmek için para gereklidir. Para da seni kirletir. Aşk ile kaybettiğin duyguları geri kazanmaya çalışırsın ama daha çok kirlenirsin. Kara filmin aslında özü bu kadardır.
Ministry Of Fear (1944)
Fritz Lang’in yönetmenliğini yaptığı 1944 yapımı Ministry
Of Fear (Dehşet Bakanlığı) isimli bu kara film, Graham Greene’nin romanından
uyarlandı. Ray Milland (Stephen Neale), Marjorie Reynolds (Carla Hilfe), Carl
Esmond (Willi Hilfe), Hillary Brooke (Bayan Bellane), Dan Duryea (Traver), Percy
Waram (Müfettiş Prentice) gibi oyuncular yer alıyor.
Neale, akıl hastanesinden çıkar ve seneler süren yalnızlığını kalabalığa dahil olarak üzerinden atmak ister. Tesadüfen bir yardım şölenine katılır. Şölendeki kadınların ısrarları üzerine falcı kadının çadırına gider. Aralarında garip bir diyalog geçer. Falcı şölendeki kekin ağırlığını Neale’a söyler ve kazanırsa keki almasını ister. Neale falcının dediklerini yapar ve keki alıp gider. Sonra Neale’ın başı beladan kurtulmaz.
Kara filmlerde gördüğümüz nazizm ve komünizm korkusu
casusluk konularıyla bütünleşir. Ministry Of Fear filmi de II. Dünya Savaşı’nın
ortasında kalmış Londra’da geçiyor. Halk nazilerin periyodik atılan bombalarına
alışmış. Kendini korumayı öğrenmiş. Belli bir saatten sonra dışarıda kalan
insanlar metroya sığınıyorlar. Birbirlerine nasihatler veriyorlar. Filmde nazi
kelimesi sıklıkla kullanılmasına rağmen simgelerine çok sık rastlamıyoruz.
Nazilerle ilişkilendirebileceğiz detaylar Bayan Bellane’nin evinde geçen
sahnelerde yer alıyor. Film ayrıca savaşı da gözler önüne seriyor. Neale’in trenden
atlayıp keki ve sahte kör adamı kovaladığı sahnede bir anda kendimizi savaşın
ortasında buluyoruz. Film, savaşın aslında bize ne kadar da yakın olabildiğini
gösteriyor. Film boyunca yardım şölenindeki sahte mutluluk ile savaşın acımasız
ve soğuk yönünü karşılaştırıyoruz. Savaş günlük hayatın bir parçası gibi sanki…
Kara filmlerin ‘kimseye güvenme’ klasik kuralı bu defa da
haklı çıkıyor. Kimin iyi kimin kötü olduğu da filmin sürprizleri arasında
yerini alıyor. Kötü = Casus, İyi = Casus Olmayan formülünü kullanıyor. Bunun
için de kötü karakterler biraz yüzeysel kalıyor. Filmin ölümcül kadınını
canlandıran Hillary Brooke çok geride planda kalıyor. Özellikle seans sahnesi
ve Neale'in evine geldiği sahnenin kara film görselliğiyle uyuştuğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca filmin final sahnesinin olmamasını tercih ederdim.
Sanırım o dönemdeki sansür yasalarından ötürü öyle bir final sahnesi çekilmiş. Sanki
aceleyle çekilip filmin sonuna eklenmiş gibi bir havası var.
Ministry Of Fear, kara filmin casusluk hikayesiyle buluştuğu bir film. Bahsettiğim birkaç eksik haricinde farklı bir kara film olmuş. Ama Fritz Lang gibi bir kara film üstadından daha iyi bir film beklerdim.